İzleyiciler

12 Aralık 2015 Cumartesi

"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?





İSTİKLÂL MARŞI
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garb'ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?

Bugün buraya ilk dört kıtasını aldım İstiklal Marşı'nın. Ancak her kıtası her satırı ve hatta her kelimesi bile çok büyük kıymetler barındırıyor içinde, tabi anlamasını bilene...

Burada sonlandırmamın asıl sebebi ise ; 
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar? , diye biten mısrasıdır.
Şimdiler de önümüzü yüzümüzü dönmüş olduğumuz ve her fırsatta bazılarımız tarafından övgü ile söz edilen bu Medeniyetler beşiğinin aslında gerçekte ne olduğunu ne kadar  ''Medeniyet!'' olduğunu tartışmak istememdir.
Evet her fırsatta kendi milletini küçük gören hor gören bir bireyden hatta bir topluluktan, Milli Marşımızı okuyup anlamalarını istemek galiba çok olmaz.
Bu insanlar ki ,
-İşte arkadaş Türk Milleti değil mi bunlara herşey layık 
-İşte zaten böyle bir olayda sadece Türkiye'de görülür.
Gibi cümleler kurmaktan geri kalmazlar.
Ve hatta bazı önderleeri bizleri bu büyük Medeniyetler beşiğine bile şikayet ederler.
Neyse biz konumuzu çok dağıtmayalım. Bugün ileri medenyet diye sığındığımız ve hatta göklere çıkarttımız bu uluslar milletler gerçekten ne kadar medeniler, bizden ne kadar öndeler.
Evet teknolojik olarak hatta ekonomik anlam ve alanlarda da onlardan geride kaldığımız bir gerçek. Peki bu Milletler sahip olduklarını acaba nasıl elde ettiler.
Kendilerinde olmayan bu kaynaklara nasıl ulaştılar ?
Yıllarca sömürdükleri toprakalrı nasıl terk ettiler ve terk etmeden sömürüye nasıl devam ettiler ?
Bunlar gibi bir çok soru var cevabı belli olan aslında. Bugün bile bir güç savaşı bir gövde gösterisi için kendi evlerinden çok uzakları nasılda yangın yerine çeviriyorlar.
Yangın yerine çevirmekle de yetinmeyip buradan kaçan insanlara kendilerine sığınmak isteyen mazlumlara nasıl davrandıklarını Tv ler de bol bol seyrettik.
Çocuğu kucağında bir umut ile gittiği yerlerde tekme ile düşürülen babanın durumunu...
Tel örgüler arkasında bu medeniyetler beşiğinden yardım beklerken soğuktan, yağmurdan korunamayan insanları...
Ya hani bunların teknolojileri ekonomileri bizden iyiydi ya değil mi şimdi sizede bazı kavramlar komik gelmeye başladı...
Vicdanı olmayan devlet geleneği olmayan bu ulusların bizlerde bizim devlet ve milletimizden ileri olan aslında hiç birşey yok. Sadece biz bunu anlayıp fark edelim yeter ki.
Aslında belki de vardır bir yönleri hani bizden iyi olan oda başkalarına ait olanı sömürme becerileri...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder