İzleyiciler

27 Kasım 2016 Pazar

Aslında değişen tek şey insanın kendi iç dünyası...


İnsanların çoğuna sorduğunuz zaman size büyük bir bilgelik ile dünyanın değiştiğini söyleyecektir. 

Hayatın artık çok daha hızlı aktığından,  insanların çok daha fazla seçenekleri olduğunu anlatacaktır.
Dünya gittikçe daha da anlaşılmaz oldu derler. Sonsuz gibi akıp giden zaman diliminde dünya insanı çok daha fazla yormaya başladı fikrini sizlere dikta edeceklerdir.

Ancak değişenin dünya değil insanlar olduğunu hiç mi hiç fark edemeyecekler. 

İnsanların sebep olduğu onca sorunu görmezden gelecekler. 

Savaşlar, yıkımlar sanki hiç yaşanmamış gibi belki de konuşacaklar.

Ve tüm bu olanlar için değişen zamanı ve dünyayı suçlayacaklar.

Evet ne yazık ki körelen sadece duygularımız ve bakışımız değil aynı zamanda dünyadan ders çıkarmamız tarihi anlamamız da daha da köreldi.

Bugünün dünyasında yaşanan tüm bu savaşların tek sorumlusu aç gözlü, bencil ve hırsına yenik düşen insanlar olduğunu unutup, masumu suçlu gaddar olanı günahsız ilan ettik. 

Bizim gibi davranan ama bizden olmayana sonsuz saygı duyarken içimizde ki iyiye hep haksızlık ettik onu zamanla yok edip toprağa gömdük.

Evet değişen ne dünya ne zaman ne de insanlar... 

Aslında değişen tek şey insanın kendi iç dünyası...

4 Kasım 2016 Cuma

ASLINDA KİMSE SİZDEN DAHA İYİ DEĞİL...




Dünü bugünü ve yarını hep bir keşmekeş içinde geçiriyoruz. Ve hiçbir şey belli bir sonuca ulaşamadan yarım kalıyor öylece içimizde. Evet aslında bizler farkına bile varmadan gelip geçen bu hayatta her şey belli bir düzende olması gerekirken bizler adeta düzensizliğe davet çıkartıp herşeyi bir karışıklık içinde yaşıyoruz.

Anlamsız hayatlar böyle vücut buluyor bu dünya da... Sorgusuzluk içinde yaşayan insanlar düşünmeyi, hatırlamayı, toplumsal hafızasını bir kenara bırakıyor ve tarih bir kez daha tozlu sayfalarında böyle yitip gidiyor. Hatta adeta ellerimizden kayarak belki de bize ait her şeyi alıp götürüyor.

Geçmişe aslında bir göz atıversek çözeceğiz hemen olayı, farkına varacağız bu dünyada işleyişin nasıl olduğunu... Kimlerin, ne kadar büyük çıkarlar peşinde olduğunu belki de o zaman anlayacağız. Kayıp olan tarihler belki de bize şu an bildiğimiz tarihten bile daha çok dersler verecekler tabi onları bulmamıza, öğrenmemize müsaade edilirse. Sadece başkalarıda değil bu konuda suçlu olan aslında bizlerde hatalıyız. Sorgulamayı öğrenmeyi bir kenara bıraktık yıllar yıllar önce ve önümüze gelen hazır yemeğe hiç emek harcamadan oturduk. Anlattılar doğrusu yanlışı bizlerde sadece dinledik tartmadan, ölçmeden, değerlendirmeden...

Altın tepsilerde önümüze sunulan fırsatlar aslında boyunlarımıza ilmek geçirmek için bizlere oyalamak üzere oluşturulan sadece küçük birer oyunlardı. Farkına varamadık ya da farkına varanlarında işlerine, çıkarlarına uymadığından ses etmediği bu ilmek zamanla daha da sıkılaştı ve bizleri, dünyayı daha da yaşanmaz hale getirdi. Aç gözlülük, o bitmek bilmeyen o tükenmek bilmeyen hırslar ve hep kazanma istediği daha da fazla kazanma isteği, sonucunun ne olduğu önemsiz olan, nelerden feragat edildiği önemsiz, o kazanma arzusu... İşte bütün bunlar daha da bir yaşlandırdı, toprağı, havayı ve tabi dünyayı...

Uyumanın aferin aldığı, uyanmanın suç sayıldığı bu dünya da artık belkide gerçeklerle karşı karşıya gelmenin zamanı gelmiştir. Artık bu topraklarda, mazlumların olduğu diyarlarda bizlerin bazı oyunları görmesinin zamanı gelmiştir. Ne dersiniz olmaz mı ?

&&&&&&&&&&&&&&

Yıl 1989...

Bombalar gökyüzünden düşüyor. Masum insanlar, sivil hak üzerilerine yağan bu ağır bombardıman da can veriyor. Sebepsiz nedensiz yere her yer kan gölüne dönüyor. 

Aslında uzun bir geçmişi vardı bu savaşın. Çok daha öncelerde başlamıştı.

Farkındaydı Dünya o günlerden atılmıştı bu yeni düzenin ilk adımları. Şirketler kendi çıkarları uğruna bir çok insanın ölmesini hiçe sayıyordu. Yukarıda da söylediğimiz gibi önemli olan nelerden feragat edildiği nelerden vazgeçildiği değildi önemli olan kazanmaktı...

Küçük bir ülkenin belki de en büyük dersiydi bu. Sadece onlarında değil tüm dünyanın alması gereken bir dersti belki de. İşte diyordu eğer uymazsanız eğer dinlemezseniz size de olacağı buydu.
Ya bizim çıkarlarımız için size sunduklarımıza razı olacaksınız ya da sizlerde böyle sudan sebeplerden yok olacaksınız diye açık açık ilan ediliyordu.

Ne kadarda benzer değil mi bu tarihte yaşananlar bu sayfalardan daha önce bahsettiğimiz Irak işgaline. Ne kadarda paralellik gösteriyor.

Şaşırdınız mı ?

Yok yok şaşırmayın hatta benden size küçük bir öneri,

Yağmur Ormanlarını,
Ekvatoru,
İran Şahını,
S.Arabistanın büyük atılımını, işte tüm bunları derinlemesine bir araştırın sorgulayın kimlerin ne kadar kazançlı çıktığına gerçekten çok şaşıracaksınız.