Hayat hızla akıp giderken, biz de bu dünyada tarifsiz ve benzersiz acıların peşinden sürükleniyoruz. Dün Hatay’da, Kahramanmaraş’ta, Batı Karadeniz de yaşanan sel felaketlerinde ve bugün Bolu’da bir otelde... İhmalkârlıklar üzerine kurulu bir sistemde, herkesin "nasılsa yürüyor" dediği, sadece çıkarını düşündüğü bir ortamda, insan hayatının değeri her geçen gün daha da kıymetsizleşiyor.
Ne yazık ki, tüm bu acılardan ders çıkaramıyoruz.
Günü günü kovalıyoruz; sorumlular hakkında ise sadece birkaç gün süren köşe yazıları, televizyon programları ve YouTube yorumlarıyla bir şeyler yapıldığını zannediyoruz. Kime sorsanız suçlu başkası, kime sorsanız "bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" yaklaşımında. Ama elbet bir gün, zaman, bu insanlara da benzer bir acı yaşatacak. O zaman, "damdan düşenin halinden damdan düşen anlar" misali, herkes bugünkü duyarsızlıklarının farkına varacak.
Bugün doğal afetler, normal afetler halini aldı. Ancak, insanların yaptığı ihmalkârlıklar yüzünden yaşadığımız anormal afetlerin bir an önce son bulmasını temenni ediyoruz. Tüm kurumların, adını duyduğumuz yardım kuruluşlarının, Sivil Toplum Kuruluşlarının, belki de artık bir adım atması gerektiği zamanlar geldi.
Daha güvenli…
Daha sağlıklı…
Daha huzurlu…
Ve en önemlisi, insan hayatının daha kıymetli olduğu bir geleceğe doğru…